Merhabalar, turumuzunn son gününde yazarımızla harika bir röportaj gerçekleştirdim. Umarım sizde beğenir keyifle okursunuz.
1.Bana kendinle ilgili neler söyleyebilirsin?
Neleri sever, neler yaparsın?
-Özetle...
Genellikle... Fincan fincan sade filtre kahve içer, bolca okumaya gayret eder,
yazmaya değer bulduğum hikâyeleri yazar, oldukça fazla -hatta gereğinden fazla-
düşünür, ivedilikle eski şarkıları dinler, bitmek bilmez biçimde geçmişle,
kendimle hesaplaşırım, bir de niteliksiz bulduğum sohbet, kişi, eserlerden
hızlıca kaçarım.
2.Seni yazmaya teşvik eden en önemli
etken ne oldu?
-İlkokul’da katıldığım bir kompozisyon yarışmasında
birinci olmamla içime düşen o ‘şey’; ‘ney’ ise yazmam için en önemli etken
oldu. Yazmak özgürleşmek, soyunmak, giyinmek, aslında benim için her şey...
3.Karakterlerini yazarken nelere dikkat
edersin?
-Geçmişlerine! Hayatımızda başımıza gelen ne
varsa hep geçmişte yaşananlar, hissedilenlerle iç içedir. Geçmiş bir nevi her
ânımızın gölgesi bana kalırsa. Karakterlerimi zihnimde çizerken hep en baştan,
kaleme alırken ise en sondan irdelemeyi tercih ediyorum.
4.Kitapların hep duygusal ağırlıklı
bunun özellikle bir sebebi var mı?
-Melankoliyi seviyorum ...:) Fakat romanım
Benzemez Kimse Sana’daki Esme karakteri azıcık da muzur. Mesela bu arada kalmış
ruh hallerini de seviyorum. Delilik hâllerini yani...
5.Kapaklarda senin resminigörüyoruz bu nasıl
oldu?
-Fotoğraflara ayrı bir düşkünlüğüm var.
Bayılıyorum desem yeridir. İşte bu da ânlarla ilgili bir konu. Hani bazı ânları
sen anlatamazsın ya, bir kare anlatır. Ve kalıcıdır. Bu. Bu, bence harika bir
kanıttır. Velhasıl ilk kitabım “Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin” in iç konsepti
için, yazdıklarımı yansıtan profesyonel bir fotoğraf çekimi yapmaya karar
verdik sevgili M.Serdar Şamlı ile. Ve çıkan işi o kadar beğendik ki kapağa da o
fotoğraflardan birini seçtik. Sonra ki kitaplarım için de aynı çalışmalara
devam etmeyi tercih ettik. Yalnız “Ah Be Sevgilim” in ilk baskısında farklı bir
konsept oldu, kalplerle, kilitle, bensiz bir kapakla çıkış yaptı aceleden. Ama
ikinci baskıda yine ben varım, sevgili Burcu Karakaş’ın objektifiyle
yazdıklarımın aynası bir kapak geliyor.... ;)
6.Senin için bütün kitapların özeldir
mutlaka ama sende yeri başka olan kitabın hangisi ve neden?
- Evet, her biri çok özel ve kendi içlerinde
farklı anlamlar taşıyor benim için. Ama “Benzemez Kimse Sana” gönlümde bir
başka... Esme &Dağlar’ın aşklarını ellerim titreyerek yazdım.
7.Hayat verdiğin karakterleri nereden
esinlenirsin, gerçek hayat mı yoksa tamamen kurgumu?
-İkisi de. Gerçek hayattan çekip alırım
onları, sonra kendilerini tanıyamayacak biçimde kurgularım.
8.Kitapta ana karakter dışında diğer
karakterlere önem vermediğini fark ettim. Neden?
Evet, haklısın.Aslında bu sorunun yanıtı kitabın son
sayfasında yazdığım notta gizli…
“Yazarın notu: Bu
hikâyedeki hiç bir kahraman Esme&Dağlar kadar önemli olmadığından çok yer kaplamadı."
9.Yazmayı ne kadar sevdiğin ortada peki
ya okumak.Özellikle sevdiğinbir tarz var mı?
-“Okumak” kan, nefes gibi bir şey benim
hayatımda, çocukluğumdan beri.
Best
seller kitaplara karşı ciddi antipatim var. Haricinde her tarzı okurum, ön
yargılı olmamaya özen gösteririm. Fakat gerçek hikâyeler daima kalbimi çeler. Bir
de son senelere kadar okumaya başladığım bir kitabı muhakkak bitirirdim,
sevmesem de. Şimdi asla yapmıyorum. Beğenmediysem devam etmek zorunda
hissetmiyorum kendimi. Bir kitabı yarım bırakmakta sakınca yok benim için,
-Artık!-
10.Yazarken tercih ettiğin özel bir
yerin, mekanın var mı?
-Kızım Ahlâ doğmadan önce vardı tabii.
Sırtıma çantamı atar, semt semt dolaşır kahve kokan, loş ışıklı minik kafelerde
saatlerce oturur, yazardım. Bir buçuk senedir, 22:00’den sonra yatağın içinde
çalışabiliyorum, tercih dışı... Öyle de güzel, olsun ...J
11.Kitaplarına isim verirken çok düşünür
müsün?İsmi yazmadan bellimidir yoksa hikayenin gidişatına göre mi karar verirsin?
-Bu durum üçünde de
değişti aslına bakarsan.
Bir Daha Yüzümü
Görmeyeceksin için günlerce, haftalarca düşündüm. Bir sabah yaşadığım bir olay
ve ona söylediğim bir cümleyle geldi kitabımın ismi... Dedim bu. O kadar
sinirliydim ki, “aklıma kitabın ismi bu olsun” düşünce o öfkenin sevince
dönüşünü görmen gerekirdi...
Benzemez Kimse Sana,
roman yazılmadan önce dosyaya ilk ismi yazılmıştı.
Ah Be Sevgilim,
isimsizdi. Yazarken hep cümleler, kelimeler dolaşıyordu aklımda. Hiç biri içime
sinmiyordu. Taa ki, bir mektuba kadar. Adamın Teki imzasını taşıyan o mektupta
geçen ‘Ah Be Sevgilim’ sitemi bence romanın kalbi oldu.
Yeni kitap ise önce
ismini fısıldadı, hikâyesi yavaş yavaş yer buluyor... Bakalım, ben de merak
ediyorum ne yazacağımı.
-
12.Son olarak KGBT aracılığıyla
okuyucularına neler söylemek istersin?
-Ben bazen vazgeçiyorum. Bir sürü şeyden. Tam
öyle zamanlarda onlar yetişiyorlar, nasıl hissediyorlar bilemiyorum, bir
mesajla veya paylaştıkları fotoğraflarla kuvvet veriyorlar bana. Yeniden güç
buluyorum yazdıklarımı okuyup, yürekten benimseyen okurlarıma sizin vesilenizle
çok teşekkür ediyorum. Okumak, yazmak, bakmak gibisi yok...
Bizimle bu röportajı gerçekleştirdiğin için çok ama
çok teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder